Dolandırıcılık Suçu

13 min oku

Dolandırıcılık suçu Tck’da 157. 158. ve 159. Maddelerde düzenlenmiştir. 157. Madde de suçun temel şekline yer verilmiştir. Bu maddeye göre Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine ve başkasına bir yarar sağlamak olarak tanımlanmıştır. Aynı madde de bu suçun cezası 1 ila 5 yıl arası hapis ve 5.000 gün adli para cezasıdır. Dolandırıcılık suçunun temel hali uzlaştırmaya tabii suçlardandır. Bunun sonucu olarak 157. Maddeye dayanarak başlatılan bir soruşturmada uzlaşma prosedürünün uygulanması gerekmektedir. 159 ve 167/2 uyarınca dolandırıcılık suçunun bu halleri de şikayete tabii olduğu için uzlaştırma kapsamındadır.

Uzlaştırma Prosedürü

Bu suçların işlendiğine dair yeterli şüphenin bulunması halinde dosya uzlaştırma bürosuna gönderilecek ve büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı kamu davası açılmadan önce tarafları uzlaşmaya davet edecektir. Şüpheli mağdur suçtan zarar gören kendisine uzlaşma teklifi ulaştıktan sonra 3 gün içerisinde kararını bildirmediği takdirde teklifi reddetmiş sayılacaktır. Teklifin bunlardan biri tarafından kabul görmesi halinde, cumhuriyet savcısı uzlaşmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi için birden fazlaysa mağdur veya suçtan zarar görenlerin sayısı bunların hepsinin bunu kabul etmesi gerekir. Uzlaştırmaya tabi olan bir suç nedeniyle uzlaştırmacıya gönderilen bir dosyada uzlaştırmacı en geç 30 gün içerisinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırmalıdır ancak cumhuriyet savcısı bunu 20 gün daha uzatabilir.

Görevli Mahkeme

Dolandırıcılık suçunun temel hali nedeniyle Bununla birlikte 157. Ve 159. Madde nedeniyle kovuşturma aşamasında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesiyken 158. Madde nedeniyle kovuşturma aşamasında görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir.

Dolandırıcılık Suçunun Unsurları

Dolandırıcılığın koşullarından ilki hiledir. Hile sonucu mağdur aldatılmalı ve iradi olarak mağdurun veya suçtan görenin zararına failin veya üçüncü bir kişinin faydasına yönelik olarak hareket etmelidir. İnsanlar arası ilişkilerde yapılan her hile cezalandırılmamaktadır. Bu hilelerin bazıları özel hukuk ilişkisi alanında kalacaktır. Bazıları ise ceza hukuku alanına girecektir. Bu ikisi arasındaki sınırı nasıl belirleyeceğimiz önem taşımaktadır. Soyut, basit yalanlar hile sayılmazlar; mağdurun kendisine söylenen sözlerin yalan olup olmadığını araştırma imkanı bulunmasına rağmen, kendisinden beklenen dikkat ve özene aykırı davranışla bu yalanlara inanması durumunda bu davranışın sonucuna katlanması gerekir. Dolandırıcılığın ikinci koşulu aldatmadır. Aldatma ile hile arasında nedensellik bağı olmak zorundadır. Dolandırıcılığın son koşulu ise bir kişinin zararı ile başka bir kişinin yarar elde etmesidir. Dolandırıcılık suçunda mağdurun aldatma sonucu kendi rızasıyla tasarrufta bulunması gerekmektedir. Dolandırıcılık suçunda elde edilen yarar malvarlığına ilişkin olmak zorundadır.

Yargıtay 2. Ceza dairesinin 13.01.2020 tarihli 2019/12798 esas 2020/653 karar sayılı kararına göre dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile, nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalıdır, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiile olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Dolandırıcılık suçunun faili herkes olabilir ancak failin tacir, şirket yöneticisi, şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri esnasında bu suçu işlemeleri, serbest meslek sahibi kişilerin kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle bu suçu işlemeleri suçun nitelikli halleri arasında sayılmıştır.

Failin kamu görevlisi olması halinde ise suçun niteliği değişerek zimmet veya irtikap suçunu oluşturabilir.

Dolandırıcılık suçunun gerçekleşmesi için mağdurun rızası gerekmektedir. Eğer mağdurun algılama yeteneği yoksa bu durumda dolandırıcılık suçu oluşmayacak, hırsızlık suçu oluşacaktır. Mağdurun algılama yeteneği varsa ancak düşükse bu durumda dolandırıcılık suçunun 158/1-(c) bendinde yer alan nitelikli hal oluşacaktır.

Dolandırıcılık suçu sadece kastla işlenebilen bir suçtur. Burada kast, dolandırıcılık suçunun bütün maddi unsurlarının fail tarafından bilinmesi anlamına gelmektedir.

Nitelikli Dolandırıcılık (158)

Dolandırıcılık suçunun 158. Maddede belirtilen hallerle işlenmesi durumunda, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

158/1-a Suçun dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi

Madde gerekçesine göre burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için dini kurallara bağlı olanların önem verdiği değerler, aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.

158/1-b Suçun kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi

Kişinin zor bir durumda olması veya mağdur tarafından zor bir durumda olduğuna inandırılması halinde kişi başkalarına güven duymaya ihtiyaç duyacaktır. Örnek olarak trafik kazası geçirme, hastalık yüzünden çaresiz duruma düşme, doğal bir afet gerçekleşmesi durumunda kişinin ihtiyaç duyduğu yardımdan faydalanarak haksız bir yarar elde etmek bu bendi kapsayacaktır.

158/1-c Suçun kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle işlenmesi

Algılama yeteneğinin zayıfladığı durumlara akıl zayıflığı, sarhoşluk, yaş küçüklüğü ve yaşlılık gibi haller örnek gösterilebilir ancak bu hallerin varlığı kişinin algılama yeteneğinin zayıfladığını tek başına göstermez olay açısından zayıflığın varlığı incelenmelidir. Buna ilişkin gerekliyse Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesinden mütalaa alınmalıdır. Nitelikli halin oluşması için failin bu zayıflıktan haberdar olması gerekir. Eğer fail zayıflığın var olduğunu düşünüyorsa fakat gerçekte zayıflık yoksa yine nitelikli hal oluşmaz. Algılama yeteneği olmayan kişiler için ise dolandırıcılık suçunun oluşması mümkün değildir.

158/1-d Suçun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi

Bu kuruluşlar toplum nezdinde güven beslenen kuruluşlardır. Bu nedenle bu kurumların aracı olarak kullanılması nitelikli hal olarak sayılmıştır. Burada belirtilen kurumlar anayasaya kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanarak kurulurlar, dikkat edilmesi gereken bu tüzel kişiliklerin hukuka uygun olarak var olup olmadığıdır. Nitelikli halin oluşması için bu tüzel kişiliklerin zarara uğramış olması gerekmez.

158/1-e Suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi

Bu durumda faile verilecek cezanın takdirinde zararın ağırlığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu halde verilecek ceza 4 yıldan az olamaz ve adli para cezası elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

158/1-f Suçun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi

Bilişim sistemleri veya ticari hayatta güven sağlayan banka veya kredi kurumları araç olarak kullanılarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi kanun tarafından nitelikli bir hal olarak sayılmıştır. Suçun işlenmesinde bilişim sistemlerinin araç olarak kullanıldığının kabulü için faillerin hileli davranışlarını bilişim sistemleri aracılığıyla gerçekleştirmeleri zorunludur. Suçun işlenmesinde banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığının kabulü için ise banka veya kredi kurumlarının faaliyetleri aracılığıyla fail haksız yarar sağlamalıdır. Bu halde de verilecek ceza 4 yıldan az olamaz ve adli para cezası elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

158/1-g Suçun basın ve yayın araçlarını sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi

Basın ve yayın aracı teriminden her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracı anlaşılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken durum basın ve yayın araçlarıyla sanığa ulaşılmasının bu hal için yeterli olmamasıdır. Hileli hareketlerin basın ve yayın araçlarıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. Telefon kullanılarak mağdurun aldatılması da yine bu nitelikli halin içine girmeyecektir.

158/1-h Suçun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyetleri kapsamında işlenmesi

Buradaki kişiler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre belirlenir. Bu kişilerin ticari veya kooperatifin faaliyetleri esnasında suçu işlemeleri halinde nitelikli hal ortaya çıkacaktır. Bunun dışındaki hallerde bu suç ortaya çıkmayacaktır.

158/1-i Suçun serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 66. Maddesinde serbest meslek faaliyetini mütat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez. Maddenin devamında ise serbest meslek erbabı sayılacak kişileri belirtmektedir. Failin serbest meslek mensubu olması ve suçu mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemiş olması gerekmektedir.

158/1-j Suçun banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi

5411 sayılı Bankacılık kanununda 48. Maddede krediler açıklanmıştır. Kredi verme yetkisine sahip olmayan bir kimseden hile ile kredi alınması bu suçun kapsamına girmeyecektir. Bu halde verilecek ceza 4 yıldan az olamaz ve adli para cezası elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. Bu bentte belirtilen suç genellikle özel ve resmi belgede sahtecilik suçlarıyla birlikte işlenmektedir. Bu durumda iki suçtan dolayı fail cezalandırılacaktır.

158/1-k Suçun sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi

Bu suçun meydana gelmesi için failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması gerekmediği gibi sigorta edilen riski türü de önem arz etmemektedir ancak sigorta şirketinin suçtan zarar gören olması failin de sigorta bedelini almak için hareket etmiş olması gereklidir. Yargıtay 23. Ceza Dairesi 07.09.2015 tarihli 2015/880 Esas numaralı 2015/3697 karar numaralı kararında sanığın sigorta bedelini almak üzere başvuruda bulunulmadığı için suçun unsurlarının oluşmadığını belirtmiştir. Bu halde verilecek ceza 4 yıldan az olamaz ve adli para cezası elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

158/1-l Suçun failinin kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle işlenmesi

24/11/2016 tarihinde yapılan değişiklikle son zamanlarda oldukça yaygınlaşan kendilerini polis, hakim, savcı veya banka, sigorta veya kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtan kişilerin bu sayede yüksek miktarlarda haksız menfaat elde etmesi halinin sonucu olarak bu durum nitelikli hal olarak düzenlenmesi gerekliliği oluşmuştur. Son zamanlarda sıklıkla karşılaşılan bu duruma ilişkin esas zorluk genellikle internet veya telefon aracılığıyla bu fiiller gerçekleştiği için sanıkların gerçek kimliklerin tespit edilmesi ve sadece müştekinin soyut ikrarının ispat amacıyla kullanılabilmesidir. Bu halde verilecek ceza 4 yıldan az olamaz ve adli para cezası elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

158/2 Dolandırıcılık suçunun kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle işlenmesi

765 sayılı eski Ceza Kanununda ayrı bir suç olarak yer alan nüfuz ticareti suçunun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığıdır. Bu suçun oluşması için failin genel olarak bir kurumdan bahsetmesi yeterli olmayıp ilişkisi olduğu ve nezdinde hatırının sayıldığı kamu görevlisini açıkça belirtmesi ve bu kişinin de gerçekten kamu görevlisi olması gerekmektedir aksi halde dolandırıcılığın temel halinden sorumlu tutulabilir.

158/3 Dolandırıcılık suçlarının üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi veya Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi

Dolandırıcılık suçlarının üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Burada dikkat edilmesi gereken husus üç kişinin ortak bir irade ile hareket etmeleri gerekmektedir.

Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde bir kat artırılır. Bu durum için Tck 220. Maddede belirtilen örgüt koşullarının oluşması gerekmektedir. Örgütün varlığının kabul edilebilmesi için en az 3 kişi olmalı, hiyerarşi olmalı, suç işleme amacı olmalı, devamlılık olmalı, elverişlilik olmalıdır ancak terör örgütü kapsamında bu suçun işlenmesi halinde 3713 sayılı Terörle mücadele kanunu çerçevesinde terör suçu olarak sayılacaktır ve bu fıkra uygulanmayacaktır.

Dolandırıcılık suçunun tahsil amacıyla işlenmesi 159

Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Bu hal cezayı azaltan nitelikli haldir. Bu durumda soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayete ihtiyaç vardır. Burada bahsedilen alacağın mutlaka para olması gerekmemektedir. Alacağın yargı organları önünde dava konusu yapılabilmesi de şart değildir ancak hukuken korunabilen bir alacak olması şarttır. Failin iddia ettiği alacağın varlığına inanmış olması bu durum için yeterli değildir en azından failin bu konudaki iradesini haklı gösterecek objektif kanıtlar bulunmalıdır.

Teşebbüs

Teşebbüs, failin işlemeyi amaçladığı bir suçun elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icrasına başlayıp da elinde olmayan nedenlerle sonuca ulaşılamaması halidir. Dolandırıcılık suçu açısından failin icra hareketlerine başladığının kabulü için aldatıcı nitelikte hileli davranışların varlığı yeterlidir. Eğer suçun tamamlanmaması failin iradesiyle olursa faile dolandırıcılık suçu nedeniyle ceza verilemez ancak failin o ana kadar yaptığı fiiller başka bir suçu oluşturuyorsa o suçtan ceza verilebilir.

İçtima

5237 sayılı TCK’nın 212. Maddesinde sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur. Bu nedenle belgede sahtecilik suçu ile dolandırıcılık suçu gerçek içtima hükümleri uyarınca cezalandırılır.

Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçlarda mağdurların aynı kişi olması, bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi veya hareket ya da fiilin tek olması, birden fazla suç işlenmiş olması, işlenen birden fazla suçun aynı suç olması, bu suçların mağdurlarının farklı olması halinde zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. Bu durumda verilecek tek bir suç oluştuğu kabul edilerek tek bir ceza verilir ancak verilecek ceza 1/4’ünden 3/4’üne kadar artırılır.

İştirak

Suç işleme fikri olmayan birini suç işlemeye teşvik etmek azmettirme halini oluşturacaktır. TCK madde 38’e göre bu durumda azmettiren kişi suçun cezası ile cezalandırılır. Üstsoy altsoy ilişkisinden doğan nüfuzun kullanılması ile azmettirme halinde verilecek ceza 1/3’ten yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi halinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisi aranmaz. Eğer ceza ehliyeti olmayan birine yönelik azmettirme fiili gerçekleştirilirse bu durumda dolaylı faillik oluşacak ve kişi iştirak üzerinden değil fail olarak cezalandırılacaktır.

Birini suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek, suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak halinde yardım eden sıfatıyla kişi sorumlu olur. Bu durumda dolandırıcılık suçları için verilecek ceza yarısına kadar indirilerek uygulanır.

Şahsi Cezasızlık Sebepleri

Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığının, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

Cezanın yarısında indirim ve suçun şikayete bağlı olduğu haller

Haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birisi, aynı konutta yaşamayan kardeşlerden birisi ve aynı konutta yaşayan amca, hala, teyze, yeğen veya ikinci dereceden kayın hısımları.

Etkin Pişmanlık

Kovuşturma aşaması başlamadan önce zararın tazmin edilmesi halinde cezanın 3’te 2’sine kadar indirileceği hükme bağlanmıştır. Kovuşturma aşaması başladıktan sonra ancak hüküm verilmeden önce zararın tazmin edilmesi halinde verilecek ceza yarı yarıya azalttırılır. Bu konuda hakimin takdir yetkisi vardır. Kısmen geri verme veya tazmin durumlarında mağdurun rızası aranmaktadır.