Startup Hukuku: Kuruluştan Devredilme Anına Teknik Bilgiler
11 min oku


1 Giriş
Start-up şirketleri genel tanımı itibariyle firma yaşam döngüsünün erken evresindeki küçük ölçekli işletmelerdir. Yenilikçi anlayışa sahip bu işletmeler; yüksek teknolojiye sahip, Araştırma-Geliştirme (“Ar-Ge”) faaliyetlerinin yoğun bir şekilde gerçekleştirildiği işletmelerdir. Türkiye’de start-up’ların faaliyetleri konusundaki düzenlemeler girişimcilik hukuku olarak adlandırılmaktadır. Start-up hukuku ülkemizde henüz gelişme aşamasında olduğundan kendi mevzuatını oluşturamamıştır. Ancak Sermaye Piyasası ilişkileri, Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku, ticari ilişkiler, Sözleşmeler Hukuku, vergi ilişkileri, işçi-işveren ilişkileri gibi pek çok hukuk dalıyla bağlantısı olan bu alan; kuşkusuz önümüzdeki günlerde ticaret alanında olduğu gibi mevzuatta da kendine yer bulacaktır.
2 Start-up Başarısının Bağlı Olduğu Kriterler
2.1 Başlangıç Aşamasında
Mevzuatın yanında kuluçka merkezleri adı verilen girişimciye girişimini geliştirmek için maddi ve manevi destek sağlayan iş geliştirme merkezleri de girişimciliğe yeni adım atmış girişimcilere pek çok imkan sunmaktadır. Kuluçka merkezleri aynı zamanda girişimcileri ve yatırımcıları bir araya getirerek kuruluşları yeni yatırımcılarla buluşturuyor. Ancak hak kaybı yaşamamak adına yalnızca kuluçka merkezlerinin desteği elbette yetmeyecektir, girişimcilik basamakları mutlaka hukuki destekle tırmanılmalıdır.
Her Start-up diğerlerinden farklılaşan orijinal bir iş fikriyle başladığından bu farklılıkların özellikle Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu bağlamında kendisini nasıl koruyacağı oldukça önemlidir. Ancak bir start-up'ın başarılı olması için yalnızca orijinal bir iş fikrini ileri sürmek yetmeyecektir.
• İş planı, pazar araştırması ve finansal projeksiyonlarla yatırımcının doğru verilerle yönlendirilmesi son derece önemlidir.
Anahtar Performans Göstergesi (“KPI”); ilerlemeyi ölçmenin, piyasaya hızlı ve verimli bir şekilde girmenin, start-up'ın başarısının arttırmanın ilk ve en önemli aşamalarından biridir.
Doğru anahtar metrikleri seçebilmek için ilk olarak start-up'ın başarmak istediği öncelikli hedefler belirlenip iş yapıp yapmadığı araştırılır. Daha sonrasında
i. Müşteri Tutma Oranı ve
ii. Müşteri Kayıp Oranı gibi doğru yönde ilerlenip ilerlenmediğinden emin olmak için izlenen metrikler değerlendirilir.
Metrikler sektörle kıyaslanarak uygulanabilir olup olmadığından emin olunur. Söz konusu metriklerin start-up'ın genel stratejisiyle de uyumlu olması sağlanır ve daha fazla para harcamakla beraber rakiplerin projeyi kopyalaması riskinin bertaraf edilmesi için tüm bu değerlendirmeler en hızlı şekilde tamamlanır.
2.2 Gelir Analizi
2.2.1 MRR, ARR ve Gelir Artış Oranı
Yatırım öncesi analiz edilmesi gereken iki diğer veri de aylık tekrarlayan gelir (“MRR”) ve yıllık tekrarlayan gelir (“ARR”) parametreleridir.
MRR sayesinde:
I. Mevcut müşterilerden elde edilen sürekli aylık gelir,
II. Aylık büyüme oranı ve müşteri sadakati MRR trendleriyle hesaplanır.
ARR ile:
i. Düzenli gelir akışı belirlenir
ii. Gelecekteki gelir projeksiyonları ve büyüme stratejileri gibi düzenli gelirler hesaplanır.
iii. Yıllık tekrarlayan gelir hesaplamalarıyla ilintili olan ARR; müşteri kaybını (“Churn”) izleyerek uzun vadeli sürdürülebilirlik ve kârlılık hesaplamasını sağlamaktadır.
Churn oranı hesaplaması:
• Dönem başındaki toplam müşteri sayısından dönem sonundaki toplam müşteri sayısını çıkararak ve bu sayıyı dönem başındaki toplam müşteri sayısına bölerek bulunmaktadır. Özellikle abonelik tabanlı iş modellerinde takip edilmesi gereken bir metriktir.
• Churn oranının yükselmesi şirketin sonunu getirebilecek bir metriktir. Nitekim müşteri kaybı demek Start-up’ın gelir elde edememesi demektir.
- Hal böyle olunca Start-up şirketlerine tasviyelerimiz operasyonel oldukları süreç boyunca:
i- Müşteri geri bildirimlerini toplamak,
ii- Müşteri destek hizmetlerini iyileştirmek ve
iii- fiyatlandırma stratejilerini gözden geçirmek Churn oranlarının düzenli izlenmesi önemle arz edilir.
Şirketin büyüme potansiyelini anlamak adına önemli göstergelerden biri de gelirdeki artış oranıdır.
Gelir artış oranı; şu anki dönem gelirinden önceki dönem gelirinin çıkarılıp önceki dönem gelirine bölünerek yüz ile çarpılmasıyla ortaya çıkan bir hesaplamadır.
Bu metrik düzenli takip edilerek büyüme stratejilerinin etkili olup olmadığı start-up sahibi ve ortakları tarafından değerlendirilebilecektir.
2.2.2 Runway Hesaplaması ve Burn Rate
Start-up'ın nakit akışı sıkıntısı yaşadığı dönemler olabilir, hatta bu dönem hiç son bulmayabilir. Yatırımcıların söz konusu şirketin mevcut nakit akışıyla ne kadar süre operasyonlarını sürdürebileceğini gösteren metrik Runway hesaplamasıdır.
Runway hesaplamasında sabit giderler ve değişken giderler aynı anda hesaplanmaktadır. Giderleri azaltmak, yeni gelir kaynakları bulmak ve yeni finansman kaynakları bulmak Runway’ı uzatmanın yöntemlerinden biridir.
• Yatırımcılar genelde 12-18 ay sürecek bir Runway’i şirketlerde tercih etmektedir.
Yatırımcıların start-up'ın sürdürülebilirliği konusunda fikir sahibi olabileceği bir diğer metrik ise Burn Rate yani yanma oranıdır. Burn Rate, bir startup’ın belirli bir zaman diliminde ne kadar nakit harcadığını gösteren metriktir.
• Genellikle aylık olarak hesaplanır ve aylık giderden aylık gelirin çıkarılmasıyla hesaplanır.
3 Müşteri Analizi
3.1 Customer Retention Rate ve Customer Acqusition Cost
Yeni müşteri kazanma maliyetlerinin yüksek olduğu sektörlerde finansal açıdan kritik öneme sahip olan müşteri tutma oranı yani Customer Retention Rate (“CRR”) yatırımcıların Start-up'ın müşteri memnuniyeti ve sadakatini anlamasına yarayan önemli bir metriktir.
Belirli bir dönem sonunda elde tutulan müşteriden aynı dönem içinde kazanan yeni müşterinin çıkarılarak dönem başındaki toplam müşteriye bölünerek yüz ile çarpılmasıyla ortaya çıkan bu oran:
I. Şirketin müşteri hizmetleri,
II. Ürün kalitesi,
III. Müşteri memnuniyeti konularında başarılı olup olmadığını ölçer.
• CRR’nin arttırılması, uzun vadeli kârlılık ve sürdürülebilir büyümeyi destekler.
Bir start-up'a yatırım yapan yatırımcının esas hedefi muhakkak minimum giderle maksimum kazanç elde etmek olacaktır. Müşteri edinme maliyeti olan Customer Acquisition Cost (“CAC”) bir müşteriyi kazanmak için yapılan toplam harcamaları ifade eder.
Düşük müşteri edinme faaliyeti her zaman olumlu bir tabloya sebebiyet vermeyebilir, bu nedenle düşük maaliyetin mutlaka yüksek kalite ve sadık müşteriyle dengelenmesi gerekir.
CAC değeri; pazarlama ve satış giderlerinin toplamının, elde edilen müşteri sayısına bölünmesiyle hesaplanır.
Farklı müşteri segmentleri için CAC’lar hesaplanmalı ve her bir segmentin kârlılığı ayrı ayrı tespit edilmelidir.
4 Yatırım
4.1 Return On Investment ve Return of Equity
Yatırım getirisi (“ROI”) ise yatırımcıların karar verme süreçlerinde en çok dikkate aldığı metriklerden biridir.
Elde edilen net gelir yatırım maliyetine bölünerek ROI hesaplanmış olur.
Yatırım getirisi hem kısa vadeli hem de uzun vadeli yatırım performansını değerlendirmek için kullanılabilir. Doğru bir ROI hesaplaması için gider ve kazançların tamamının dikkate alınması gerekir.
Return of Equity (“ROE”) yani özkaynak kârlılığı ise bir şirketin hem finansal olarak, hem de yönetim ekibinin etkinliği baz alınarak şirketin özkaynaklarını ne kadar verimli kullanıldığını hesaplar.
• Yüksek ROE oranı şirketin özkaynaklarını doğru ve verimli kullandığını gösterir ve yatırımcıların dikkatini çeker.
4.2 Yatırım Aşaması
Yatırım aşamasına gelindiğinde ise seri A, B, C, D ve E olmak üzere belli yatırım çeşitleri derecelenir. Ticaret hukukundaki gibi şirketin kuruluş sermayesi paylara bölünür ve taahhüt ettikleri sermaye bedeli oranında kurucu ortaklara ait olur.
Şirkete finansman sağlamanın bir yolu şirketin sermayesinin artırılmasıdır. Sermaye artırımı yapıldığında, şirket, arttırılan sermaye bedelini taahhüt eden kişiler adına yeni paylar çıkarır ye böylece şirketin toplam pay adedi artar. Şirketler hukukundaki esaslar genel itibariyle Start-up'lar için de geçerlidir.
Şirket incelemesi olarak tanımlanan Due Diligence yatırımcının start-up ile ilişkili mevcut ve muhtemel riskleri değerlendirmek ve kurucuların yatırım öncesiyle sonrası atması gereken adımları tespit edebilmek amacıyla danışanlarına verilen bilgi erişimidir.
Due diligence kapsamında yatırımcının elinde bulunan belgeler ana sözleşme, faaliyet belgesi, ticaret sicili gazeteleri, pay defteri, yönetim kurulu kararları ve genel kurul tutanakları, şirket müşterileri ile yapılan sözleşmeler, distribütörlük sözleşmeleri, tedarik anlaşmaları, kredi anlaşmaları, ipotek veya rehin gibi teminat anlaşmaları, şirketin sahibi olduğu taşınmazların tapuları gibi bilgilere sahip olabilir.
Hassas bilgi akışının sıkça söz konusu olduğu böylesi belge paylaşımlarında kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuata da dikkat etmek gerekir. Taraflar arasındaki gizlilik sözleşmesi de kişisel verilerin korunmasına ilişkin hükümler içermelidir. Start-up kurucuları söz konusu belgeler kendisine ulaştıktan sonra fiziki veya sanal data room tahsil ederler.
5 Pazara Giriş
Pazar penetrasyon oranı ise ürün veya hizmetin pazardaki etkisini yansıtır ve mevcut müşteri tabanının anlaşılmasını sağlar.
Bu metrik mevcut müşteri sayısının hedef pazar büyüklüğüne bölünmesi ile hesaplanır.
• Yüksek bir pazar penetrasyon oranı güçlü bir müşteri bağlılığının ve marka farkındalığının göstergesidir.
6 Yatırımcı Sunumu
Bütün bu metrikler hazırlandıktan sonra yatırımcıların ilgisini çekmek üzere Start-up'ın sunumuna eklenmelidir. Söz konusu sunum yatırımcının start-up hakkındaki fikirlerini etkileyeceğinden dolayı gelir artış oranı, kâr marjı gibi önemli KPI’lar “Pitch Deck” denilen sunum dosyasına eklenmelidir.
Giriş, problem/çözüm, pazar analizi, ürün/hizmet tanıtımı ve finansal bilgiler gibi ana bölümler dengeli bir şekilde planlanmalıdır.
Ürün ve hizmetler hakkındaki müşteri geri bildirimleri, ürün demosu veya case-studyler sunumu güçlendirecek öğelerdir.
7 Start-up Yatırımlarında Sözleşmelerin Önemi
Start-up’ların finansal tarafı bir kenara bırakılıp işin hukuki boyutuna inildiğinde karşımıza gizlilik sözleşmesi, niyet mektubu, yatırım ve pay sahipleri sözleşmesi, yediemin sözleşmesi gibi sözleşmeler karşımıza çıkar.
Gizlilik sözleşmesi; fikri mülkiyet, müşteri bilgileri, fiyatlandırma bilgileri gibi şirket bilgilerini koruyarak Start-up ve yatırımcının yatırım işlemini detaylı müzakere edebilmesini sağlar.
Niyet mektubu ise bağlayıcı olmamakla beraber yatırımcının tasarlanan yatırım işlemine ilişkin niyetini ortaya koymak ve yatırım tutarını belirlemek için kullanılacak yöntem gibi mali şartlara ilişkin çerçeve oluşturmak amacıyla yazılır.
Yatırım ve pay sahipleri sözleşmesi ise yatırım tutarı, kapanış şartları, ara dönem kısıtlamaları, kapanış işlemleri, kurucuların beyan ve tekeffülleri, tazminat kuralları ve prosedürleri gibi başlıkları içeren temel sözleşmedir.
Yediemin sözleşmesi ise Reverse Vesting dediğimiz bir Start-up’ın kurucu ortaklarının Start-up şirketinden hak ediş süresi dolmadan önce ayrılması halinde elindeki şirket paylarının belli bir kısmını diğer kurucu ortağa veya mevcut diğer pay sahiplerine geçmesini öngören mekanizmanın işlemesini sağlar.
Reverse Vesting kurumu kuruculara hak ediş süresi tanır. Bu kapsamda, kurucular hak ediş süresi dolmadan önce şirketten ayrılırlarsa hak etmedikleri paylarını şirketteki diğer kurucuya veya payları oranında diğer pay sahiplerine devretmek zorunda kalırlar. Hak ediş süresi dolduğunda kurucu ilgili payı zaten sahibi olarak tersine hak edişle elde etmektedir. Hak ediş süresi boyunca pay senetleri yediemin tarafından saklanır.
Yediemin, kurucular, yatırımlar ve şirket arasında tarafsız bir üçüncü taraf olarak hizmet eder ve pay senetlerini güvenli bir şekilde saklamaktan ve verilecek talimatlara göre pay senetlerini ilgili kişiye teslime etmekten sorumludur.
Yatırım sözleşmesinde muhakkak olması gereken veya opsiyonel eklenen bazı kavramlar vardır. Yatırım ve pay sahiplerinin sözleşmesinin yanında start-up’ın tamamlaması gereken bazı koşullar olabilir. Rekabet Kurulu gibi bazı resmi kurumların onayı, şirketin eksik bir izni veya imzası bu bağlamda değerlendirilebilir.
Beyan ve tekellüfler, start-up kurucularının şirketin niteliği hakkında verdikleri bazı garantilerdir. Yatırımcılar yatırım yapacakları şirketin belli başlı niteliklere sahip olmasını beklerler. Beyanlar due diligence ile yakından ilişkilidir ve sözleşme kapsamında verilen yanlış bilgiler start-up kurucularının sorumluluğuna yol açar. Yatırımcılar şirketin vergi borcu olmaması, iş hukuku kurallarına riayet ediyor olması, şirket aleyhine açılan davaların bulunmaması gibi beklentilerin beyanını start-up’tan isteyebilirler.
İfşa mektubunda ise kurucuların sorumluluk almak istemediği durumlar yatırım sözleşmesinin eki olarak yatırımcılara açıklanır. Önemli olumsuz değişiklik maddesi ise kapanıştan önce start-up ile ilgili önemli olumsuz bir değişiklik olması halinde yatırımcıya kapanıştan vazgeçme hakkını yani yatırıma konu payları satın almama hakkını verir. Start-up’ın bulunduğu ülkedeki öngörülemeyen yüksek enflasyon veya döviz dalgalanmaları bu kapsamda değerlendirilebilir.
Yatırımcılar sermayelerini korumak ve start-up’lar fikri mülkiyetini korumak için sözleşmeye kurucuların rekabet etmeme maddesini koydurabilirler. Genelde bu maddeler belirli bir süre süre, spesifik iş kolları ve coğrafi bölgelerle sınırlı olarak tasarlanırlar.
Şirketilerin A,B,C,D,E gibi yatırım turları bulunur ve sonraki yatırım turlarında yatırım yapmayan şirketlerin pay oranlarının azalıp seyrelmemeleri için anti-dilution koruma maddesi yatırımcılar tarafından sözleşmeye eklenebilir.
Kurucular tarafından sözleşmeye eklenen birlikte satışa zorlama hakkı; üçüncü taraf bir alıcı tarafından şirketin büyük ortağına şirket payları için bir teklif yapılması halinde büyük ortağın azınlık ortağın paylarını da üçüncü kişiye satmaya zorlayabildiği mekanizmadır. Drag Along Right denilen bu mekanizmaya göre alıcının teklif ettiği rakam için bir alt sınır belirlenir.
Start-up’ların haklarının korunması bu bağlamda oldukça önemlidir. Azınlığa bu hak verildiğinde ise Tag Along Right yani birlikte satma hakkı söz konusu olur.
Sözleşmeler imzalandıktan sonra yatırım aşamasına geçilir. Yatırımın hukuki veya fiili olarak yapıldığı tarih kapanış günü olarak kabul edilir. İmza tarihi ile kapanış günü arasındaki dönem ise ‘’ara dönem’’ olarak adlandırılır. Ara dönemde şirketin imza tarihindeki durumunun korunması için şirket işlerini olağan akışı içinde ve geçmiş uygulamalarıyla uyumlu bir şekilde yürütmesi beklenir. Şirketin ekstrem bir şekilde borçlandırılmaması, sözleşmesinin tadil edilmemesi, büyük müşteri ve tedarikçilerle olan sözleşmelerin feshedilmemesi bu kapsamda değerlendirilebilir. Kurucuların şirketi olağan akışta serbest bir şekilde yönetebilmesi ve yatırımcıların da sürprizle karşılaşmaması için her iki menfaatin birbiriyle dengelenmesi gerekmektedir.
Kapanış günü yatırımın hukuki ve fiili olarak gerçekleştiği günü ifade eder. Kapanış gününde genel kurul toplantısı yapılır ve bu toplantıda sermaye artırımı, ana sözleşme tadili gibi konular konuşulur.
Sermaye artırımının onaylanacağı genel kurul toplantılarında Bakanlık temsilcisinin katılımı zorunludur ve genel kurul toplantısına yalnızca mevcut pay sahipleri katılır. Genel kurul toplantısının tescil edilebilmesi için yatırım bedelinin Start-up şirketinin hesabına yatırılması ve bankadan blokaj yazısı alınması gerekir.
Genel kurul tamamlanıp, tutanaklar imzaladıktan sonra bütün belgeler ilgili ticaret sicil müdürlüğüne tescil için teslim edilir. Genel kurul tescil edilene kadar blokaj kaldırılamaz ve fonlar şirket tarafından kullanılamaz.