Türkiye'de ve Dünya'da Lüks Markaların Hukuki Açıdan Korunması
20 min oku


1.Giriş
1.1 Marka Hukuku
Marka Hukuku ticari markaların tescili, korunması ve kullanımında doğan hakların düzenlenmesini sağlayan Hukuk dalıdır. Türkiye’de bu Hukuk dalı 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'na tabidir. Bunun yanı sıra Türkiye "Sınai Hakların Korunmasına Dair Paris Sözleşmesi”, Markaların Uluslararası Tesciline İlişkin Madrid Anlaşmasına İlişkin Protokol" ve "Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması" gibi uluslararası anlaşmaların tarafı konumundadır.
Marka Hukuku kapsamında bir ticari markanın sahibi markasının haksız kullanımı,taklit edilmesi,izinsiz marka adına üretim yapılması ve diğer zararlar karşısında koruma altındadır.Marka Hukuku özellikle ticari markaların kimliklerini oluşturan ve onların ayırt edilmesini sağlayan işaretlerin (logo,sembol vb) muhafaza edilmesine yönelik düzenlemeleri de içerir.
2.Marka Patent Hukukuna Ait Temel İlkeler
2.1 Ayırt Edicilik İlkesi
Markanın diğerlerinden farklı olmasını ve tüketiciler tarafından ayırt edilip karıştırılmamasını sağlayan ilkedir.Ayırt edici olmayan işaretler marka olarak tescil edilemez.
2.2 Kullanım İlkesi
Kullanım ilkesi markanın ticari hayatta aktif bir rol oynamasını teşvik eder ve bu sayede aktif şekilde kullanılmayan markaların yeni girişimcilerin önünü kapatmasını engeller.
2.3 Koruma İlkesi
Bu ilke markanın tescil edildiği mal ve hizmet sınıfına bağlı olarak tescilli bir marka sahibine markasını kullanma,lisans verme,başkalarının kullanımını engelleme ve herhangi bir hak ihlali durumunda hukuki yollara başvurma haklarını tanımaktadır.
2.4 Territorialite (Yerli Olma) İlkesi
Marka korumaları o markanın doğduğu ulusal sınırlar içerisinde geçerlidir dolayısıyla sadece markanın tescil edildiği ülkede veya bölgede korunur.Uluslararası bir koruma için "Madrid Protokolü" gibi uluslararası anlaşmalarla marka tescili yapılmaktadır.
2.5 Öncelik Hakkı İlkesi
Bu ilkede ele alınan hak,Marka başvurusunda öncelik hakkının belirli şartlar altında başka bir ülkede yapılan başvurunun tarihine dayanarak aynı veya benzer başvuru için daha erken bir tarih belirlenmesinin sağlanmasıdır.
Marka Patent Hukuku,söz konusu ilkeler çerçevesinde ticari marka sahiplerine markalarını koruma olanağı sağlayarak tüketicilerinin güvenlerini kazanmalarına ve aynı zamanda ticari rekabetin adil bir şekilde yürütülmesine katkı sağlamaktadır.
3.Marka Koruma Stratejileri
3.1 Marka Tescili
3.1.1 Türk Patent ve Marka Kurumu'nda Marka Başvurularının İncelenmesi
Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı, usul incelemesi, mutlak ret nedenlerinin incelenmesi, yayım, itirazların incelenmesi ve itirazlardan oluşan bir inceleme sistemi yürütmektedir.
v Usul incelemesi:
· TÜRK-PATENT, başvurunun uygunluğunu resmi olarak inceler.
· Eksiklik bulunmadığına karar verilmesi halinde başvuru, alındığı tarih, saat ve dakika itibarıyla kesinleşir.
· Başvuruda eksiklik bulunması halinde, başvuru sahibine eksikliğin giderilmesi için iki aylık süre verilir.
v Kesin ret gerekçelerinin incelenmesi
· Kurum, başvuruda şekli eksiklik bulunmadığına karar verirse, başvuruyu SMK hükümlerine göre inceler.
· İnceleme sonucunda, başvuru kapsamındaki mal veya hizmetlerin bir kısmı veya tamamı için başvurunun tescil edilemeyeceği sonucuna varılırsa, başvuru bu mal veya hizmetler için reddedilir.
v İtiraz ve itirazların incelenmesi
· İlk incelemede ret gerekçesi bulunmazsa, başvuru aylık Resmi Marka Bülteni'nde (“Bülten”) yayımlanır.
· Bültenin yayım tarihinden itibaren 2 ay içinde üçüncü kişiler tarafından itiraz edilebilir.
· Belirtilen süre içinde herhangi bir itiraz yapılmazsa, başvuru Marka Siciline kaydedilir ve Resmi Marka Bülteninde yayımlanır.
v Tescil
· Eksiksiz yapılmış veya eksiklikleri giderilmiş, incelenmiş ve Bültende yayımlanmış, itiraz edilmemiş veya itirazı kesin olarak reddedilmiş, tescil ücretinin ödendiğini gösteren bilgi dahil eksik belgelerin süresi içinde Kuruma sunulması ile tüm aşamaları tamamlanmış başvuru, tescil edilerek sicile kaydedilir ve Bültende yayımlanır.
v Yenileme:
· Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren 10 yıldır.
· Bu süre 10'ar yıllık dönemler halinde yenilenebilir.
· Yenileme talebinin marka sahibi tarafından koruma süresinin sona ermesinden önceki 6 ay içinde yapılması ve ücretin ödendiğine ilişkin bilginin aynı süre içinde Kuruma sunulması gerekir.
SMK'da belirtilen mutlak gerekçeler kapsamında aşağıdaki işaretlerin tesciline izin verilmez
I- Marka tescilinde mutlak ret nedenleri
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
…
h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.
ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.
i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler.
4.Türkiye’de ve Dünyada Lüks Markaların Marka Patent Hukuku Açısından Önemi
4.1 SMK Kapsamında Lüks Markaların Korunması
Lüks markalar,yüksek ticari değeri ve prestiji sebebiyle kanun kapsamında özel önem taşımaktadırlar.Aşağıda SMK çerçevesinde lüks markaların korunmasına dair bazı temel kavramlar açıklanmaktadır:
4.1 Zayıf Marka Kavramı
Bu terimle açıklanan ayırt edicilik seviyesi düşük olan markalardır. Bu markalar genel ifadelerden ve bir sektörde yaygın olarak kullanılan sözcüklerden oluşmaktadır. Zayıf markalar üçüncü kişiler tarafından kolaylıkla taklit edilebilmeleri yönünden geniş bir koruma kapsamına sahip değildirler. Lüks markaların zayıf markalardan farkı, yüksek ayırt ediciliği nedeniyle daha geniş bir koruma alanına sahip olmasıdır.
4.2 Sessiz Kalma Sebebiyle Hak Kaybı
· SMK 25.Maddesi (6)'e göre:
Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.
- Buna göre marka sahibi kendi markasına benzeyen/taklit edilen bir markanın kullanımını bilmesine karşılık 5 yıl boyunca bu kullanıma sessiz kalır ise 5 yıllık sürenin sonunda marka üzerinde hukuki işlem yapma hakkını kaybedecektir.
- Benzer marka oluşumları lüks markalarda daha çok karşımıza çıkmaktadır.Bu sebeple lüks markalar açısından markaların aktif şekilde korunması zorunludur aksi halde bu kullanımlara sessiz kalmak zımni olarak rıza gösterildiği anlamına gelebilir.
4.3 Markanın Kullanılmaması Hali
Markanın kullanılması
Madde 9- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.
İptal hâlleri ve iptal talebi
Madde 26- (1) Aşağıdaki hâllerde talep üzerine Kurum tarafından markanın iptaline karar verilir:
a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olması.
· Yukarıda belirtilen SMK hükümleri ışığında anlaşılmalıdır ki bir marka tescil edildikten sonra 5 yıl içinde ciddi şekilde kullanılmazsa üçüncü kişiler markanın iptalini talep edebilmekte veya açılan davalarda kullanmama defi savunmasını ileri sürebilmektedirler.
· Lüks markalar açısından bu durum tescil edilen markanın aktif şekilde kullanılmasının önemini arttırmaktadır çünkü özellikle taklitçilik/replikacılık ile mücadelede markanın ticari hayatta hala aktif olarak kullanıldığına dair kanıtların sunulması oldukça gereklidir.Aksi durumlarda marka sahibi markasını kaybetme riskiyle dahi karşı karşıya kalabilir.
4.4.Marka Hakkına Tecavüz Davalarında Savunma
SMK lüks markaların başkaları tarafından taklit edilmesi,ihlal edilmesi gibi durumlarda marka sahiplerine hukuki yollara başvuru hakkı sağlamaktadır.Fakat bu davalarda markanın tescilli olmasının ihlali engellemediği durumlar öne sürülebilir.
4.5 Önceki tarihli hakların etkisi
MADDE 155- (1) Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.
· Maddeden anlaşıldığı üzere SMK,önceki hak sahiplerinin haklarını korumakta ve lüks markaların tescilli olmalarının tek başına tam koruma sağlamadığını belirtmektedir.
· SMK, lüks markaların korunmasında kapsamlı düzenlemeler sunar. Zayıf markalardan farklı olarak, lüks markaların belirgin ayırt edicilikleri, geniş koruma ve ticari değerleri nedeniyle özenle korunmaları gerekmektedir. Söz konusu koruma, markanın aktif kullanımı, hukuki hakların zamanında savunulması ile sağlanır.
5.Markalara Yönelik Tehditler ve Hukuki Koruma
Markalar sahip oldukları kalite ve talep nedeniyle taklitçilik ve korsan ürünlerle oldukça fazla karşı karşıya kalmaktadırlar.Özellikle bu markaların global pazarlarda tanınmış olmaları onları sahte ürünlerin hedefi haline getirmektedir.Bu tür korsan/taklit ürünler markaların itibarına zarar verir,gelir kaybına yol açar ve marka değerinin düşmesine sebep olur.
6. Taklitçilikle Mücadele Yöntemleri
6.1.Hukuki Tedbirler
Bu kapsamda öncelikli olarak akla gelen Marka Tescili olmalıdır.Lüks markalar,öncelikli olarak marka tescili yoluyla hukuki koruma sağlamalı ve bu sayede taklitçilere karşı hukuki işlem başlatılması mümkün kılınmaktadır.Bunun yanı sıra Telif Hakkı ve Tasarım Tescilleri de önemlidir. Fikri mülkiyet hukukuna göre telif hakkı, bir eserin yaratıcısına, eseri üzerindeki ekonomik ve manevi hakları tanıyan yasal korumadır. Bu hak, eserin izinsiz kullanımı, çoğaltılması veya dağıtılmasını önler. Tasarım tescili de telif hakları gibi bir ürünün görünümüne ait özgün şekil, renk, desen gibi özelliklerin korunması için yapılan yasal kayıttır. Bu tescil, tasarımın izinsiz kopyalanmasını veya kullanılmasını önler ve tasarım sahibine münhasır haklar (üretim,kullanma,dağıtım,dava açma vb.) tanır.
Marka Tescili ile birlikte birtakım haklar da doğmaktadır.Bu haklar SMK 7.madde kapsamında açıklanmıştır.[1]
Görüldüğü üzere marka haklarına yapılan izinsiz fiillerin ve tecavüzlerin önlenmesinde,tescil sahibinin hukuki yollara başvurma hakkı vardır.Aşağıda bu kapsamda başvurulabilecek hukuki yollar açıklanacaktır.
6.1.2 Marka Hakkına Tecavüz
Marka hakkına tecavüz halleri SMK madde 29'da sıralanmıştır.
i. İzin ve Benzerlik (Madde 29/1-a, b): Marka sahibinin izni olmadan kullanım ve benzerlik derecesi önemli. 7. maddeye uygunluk dikkatle incelenmeli.
ii. Taklit Unsuru (Madde 29/1-b): Taklit edilen markanın ayırt edilemez olup olmadığı değerlendirilirken, tüketici algısına dikkat edilmelidir.
iii. Bilinçli Kullanım (Madde 29/1-c): Taklit ürünlerin bilerek ticarete sunulması, "bilmesi gerektiği" durumu önem arz eder.
iv. Ticari Faaliyetler (Madde 29/1-c): Taklit markalı ürünlerin ticari amaçla bulundurulması ve pazarlanması hukuki bir ihlaldir.
v. Lisans Hakları (Madde 29/1-ç): Lisans haklarının izinsiz genişletilmesi veya devri, sözleşme sınırlarına uygunluğu açısından dikkatle incelenmelidir.
Belirtilen bu hallerde açılabilecek davalar tecavüzün tespit edilmesi, durdurulması ve önlenmesi şeklindedir ve hukuki sorumluluğun yanı sıra SMK Madde 30 ile cezai sorumluluk da öngörülmüştür.
6.1.3 Marka Hakkına Tecavüz Durumunda Açılabilecek Davalar
Marka Hakkına tecavüz durumunda açılabilecek davalar SMK madde 149/1-(a-g) kapsamında sıralanmıştır:
i. Tecavüz olup olmadığının mahkemece tespiti talep edilebilir.
ii. Muhtemel tecavüzlerin önlenmesi için mahkemeden tedbir talep edilebilir.
iii. Devam eden tecavüz fiillerinin durdurulması istenebilir.
iv. Maddi ve manevi zararların tazmini talep edilebilir.
v. Tecavüze konu ürünler ve üretimde kullanılan cihaz ve araçlara el konulması talep edilebilir.
vi. El konulan ürünler üzerinde mülkiyet hakkının hak sahibine devri istenebilir.
vii. Tecavüzü önlemek için el konulan ürünlerin şekil değiştirilmesi, markaların silinmesi veya imhası talep edilebilir.
viii. Mahkeme kararı, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere gazetede ilan ettirilebilir.
6.1.4 Tecavüzün Tespiti Davası
Tecavüzün tespiti davası, SMK md. 149/1-a kapsamında,
HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının tespitinden farklı olarak, bir fiilin marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığının incelenmesini amaçlar. Marka hakkı sahibi, Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 149. maddesi uyarınca hukuki yararına bağlı olarak tecavüzün tespitini diğer taleplerle birlikte (men, tazminat vb.) isteyebilir.
v Kusur ve Zarar Şartı Yoktur: Tecavüzün tespiti için kusur veya zarar şartı aranmaz.
v İhtar Zorunluluğu Yoktur: Önceden ihtar yapılmaksızın dava açılabilir.
v Eylem Sona Ermişse: Eylem sona ermiş olsa bile marka sahibinin hukuki yararı mevcutsa tespit davası açılabilir.
v Davanın Amacı: Tecavüzün tespiti davası, ihlal içeriklerini belirlemek ve tecavüzün varlığını ortaya koymak amacıyla açılır.
6.1.5 Tecavüzün Önlenmesi Davası
Marka hakkı sahibi, gerçekleşme ihtimali olan veya tekrarlanması muhtemel bir tecavüzün önlenmesini, SMK’nın 149/1-b maddesi uyarınca mahkemeden talep edebilir. Tecavüzün önlenmesi davası açılabilmesi için tecavüz tehlikesi şarttır. Tecavüz tehlikesi, tecavüz fiilinin tekrarlanması veya gerçekleşmesi yönünde güçlü işaretlerin bulunması durumudur. Bu nedenle, davanın açılması için yalnızca tehlike unsuru yeterlidir; kusur ve zarar şartları aranmaz.
6.1.6 Tecavüzün Durdurulması Davası
Marka hakkı sahibi, başlamış ve devam eden bir tecavüzün durdurulmasını SMK’nın 149/1-c maddesi uyarınca talep edebilir. Tecavüzün durdurulması davası, tecavüz devam ettiği sürece açılabilir ve bu süre boyunca zamanaşımı işlemez. Ancak tecavüz sona ermişse, durdurma talebi mümkün değildir. Bu durumda, yalnızca muhtemel tekrarın önlenmesi ve maddi sonuçların giderilmesi talep edilebilir.
6.1.7 Tecavüzün Kaldırılması Davası
· Marka hakkı tecavüze uğrayan kişi, SMK'nın 149/1-ç maddesi uyarınca mahkemeden, tecavüzün maddi sonuçlarının giderilmesi ve eski durumun iadesini talep edebilir. Bu davanın açılması için tecavüzün devam etmesi şart değildir, ancak tecavüz fiilinin başlamış ve bir süre devam etmiş olması gerekir. Tecavüzün veya tecavüzün sonuçlarının sürdüğü müddetçe bu talepte bulunulabilir; tecavüz ve sonuçları sona erdiğinde ise böyle bir talepte bulunulamaz.
· Bu davanın amacı, tecavüzün etkilerinin ortadan kaldırılması ve ihlal öncesindeki duruma dönülmesidir. İlgili tedbirler, her olayın koşullarına göre farklılık gösterir. Davada kusur şartı aranmaz. Talep edilebilecek çözümler arasında, cezai eşya veya bu eşyaların üretim araçlarına el konulması, bu ürünlerin mülkiyet hakkının devri, markaların silinmesi, ürün ve araçların imhası gibi tedbirler yer alabilir.
6.1.8 Zarar Tazmin Davası
· SMK’nın 150/1 maddesi gereğince, marka hakkına tecavüz eden kişiler, hak sahibine verdikleri zararı tazmin etmekle yükümlüdürler. SMK’nın 150 ve 151. maddelerinde düzenlenen tazminat sorumluluğu, borçlar hukukundaki haksız fiil sorumluluğuna dayanır. Marka hakkına tecavüz, aynı zamanda bir haksız fiil teşkil ettiğinden, her türlü delille ispat edilebilir.
· Marka hakkı ihlal edilen kişi, SMK md. 151'e göre "sebep olduğu zarar"ın tazminini talep edebilir. Bu zarar kavramı, sadece fiili zararı değil, aynı zamanda marka sahibinin bu ihlal nedeniyle elde edemediği karı da kapsamaktadır.
6.1.9 Cezai Sorumluluk
Marka tecavüzünün tespiti sonucunda, SMK md. 30'da belirlenen bu hükümler çerçevesinde tecavüze sebebiyet veren kişinin cezalandırılması talep edilebilir.[2] Bu madde, marka haklarını koruma ve sistemin işleyişini sağlama amacıyla düzenlenmiş olup, marka sahibinin münhasır kullanım hakkını ihlal eden fiilleri sınırlı olarak saymaktadır.
SMK md. 30'da şu cezai düzenlemeler yer almaktadır:
Marka hakkına tecavüz: Başkasının markasına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz eden kişiler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu fiiller, üretim, satışa arz, ithalat, ihracat gibi ticari faaliyetleri kapsar.
Marka işaretinin yetkisiz kaldırılması: Markaya ait işareti yetkisiz olarak mal veya ambalaj üzerinden kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına çarptırılır.
Yetkisiz tasarruflar: Başkasına ait marka üzerinde yetkisi olmadan devretme, lisans verme veya rehin işlemleri yapan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Tüzel kişiler: Eğer bu suçlar bir tüzel kişinin faaliyeti kapsamında işlenirse, ayrıca tüzel kişiye özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.
Bu suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması ve suçun başkasına ait marka üzerinde gerçekleşmiş olması şarttır. Suçlar şikâyete bağlı olup, mağdur olan marka hakkı sahibi suç duyurusunda bulunma hakkına sahiptir.
Marka hakkı sahibinin suç duyurusunda bulunurken şikâyet hakkına sahip kişi olup olmadığı ve vekili aracılığıyla dava açılacaksa vekiline gerekli yetkilerin verilip verilmediği önemli hususlardır. Aksi takdirde dava usulden reddedilebilir.
6.1.10 Marka Hakkı Tecavüz Davalarında Yetkili Mahkeme
· Marka hakkına yönelik tecavüz iddialarıyla açılan hukuk davalarında yetkili mahkeme, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'dir. Bu mahkemelerin bulunmadığı bölgelerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkili kabul edilir. Yetki açısından ise, marka sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılan davalarda yetkili mahkeme, davacının ikametgahı ya da hukuka aykırı fiilin meydana geldiği veya etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir.
· Marka hakkına tecavüz nedeniyle açılabilecek ceza davalarında ise görevli mahkeme, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi'dir. Yetkili yargı alanında bu mahkeme mevcut değilse, Asliye Ceza Mahkemeleri görev alacaktır. Yetki meselesi hakkında Sınai Mülkiyet Kanunu’nda özel bir düzenleme yer almadığı için, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki genel ve özel yetki kurallarına dikkat edilecektir.
· Burada belirtilen durumlar, tescilli marka sahibinin haklarını kapsamaktadır. Ancak marka tescil edilmemişse, marka sahibi, tecavüzler ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabet hükümlerine dayanarak dava açma hakkına sahiptir.
6.2 Gümrük Tedbirleri
Gümrük kontrolleri, markaların sahte ürünlerin ülkeye girişini engellemeleri açısından kritik bir rol oynamaktadır. Bu markalar, gümrük yetkilileriyle iş birliği yaparak, sahte ürünlerin yakalanmasını ve imha edilmesini sağlayabilirler. Ayrıca, özellikle lüks markaların ürünlerini gümrüklerde kaydettirmesi, sahte ürünlerin tespitini kolaylaştırmakta ve sahtekarlıkla mücadeleye katkı sunmaktadır. Bu süreç, hem markaların itibarını korumasına hem de tüketicilerin güvenli alışveriş yapmasına yardımcı olur.
6.3 Uluslararası İşbirliği
Markaların taklitçilikle mücadelesi, markanın değerini korumak, tüketici güvenini sağlamak ve pazardaki rekabet gücünü sürdürmek için hayati öneme sahiptir. Bu kapsamda, uluslararası anlaşmalar, örneğin TRIPS Anlaşması, sahtecilikle mücadelede global iş birliğini teşvik eder. Ayrıca, markalar gümrük yetkilileri, polis ve diğer markalarla ortak operasyonlar gerçekleştirerek sahte ürünlerin üretildiği yerleri tespit eder ve sahtecilik ağlarını çökertir. Hukuki tedbirler, teknolojik çözümler ve eğitim gibi araçlar, bu mücadelenin etkili bir şekilde yürütülmesine olanak tanır. Böylece markalar, sahteciliğe karşı koyarak hem kendilerini hem de tüketicilerini korumuş olurlar.
7. Emsal Karar İncelemeleri
Gucci vs. Guess (ABD, 2012)
Konu: Gucci, Guess’i kendi markasının ikonik desenlerini, tasarımlarını ve logosunu taklit etmekle suçladı. Gucci, Guess’in "G" harfi, kırmızı-yeşil çizgiler ve elmas desenleri gibi marka unsurlarını kopyalayarak, tüketicileri yanıltmayı amaçladığını öne sürdü.
Karar: New York Güney Bölgesi Mahkemesi, Gucci’nin iddialarının çoğunu kabul etti ve Guess’in bu unsurları kullanmasının haksız rekabet oluşturduğuna karar verdi. Mahkeme, Guess’in Gucci’nin belirli tasarımlarını kullanmasını yasakladı ve Gucci’ye yaklaşık 4,7 milyon dolar tazminat ödenmesine hükmetti. Ancak, Gucci’nin talep ettiği 100 milyon dolarlık tazminatın büyük kısmı reddedildi.
Önemi: Bu dava, lüks markaların benzersiz tasarımlarının korunması ve taklitçiliğe karşı haklarının savunulması açısından önemli bir emsal teşkil etti.
Hermès vs. eBay (Fransa, 2008)
Konu: Hermès, eBay’i sahte Hermès çantalarının satılmasına izin verdiği için dava etti. Hermès, eBay’in platformunda satılan sahte ürünlerden haberdar olduğunu, ancak bu ürünlerin satışını durdurmak için yeterli adımları atmadığını iddia etti.
Karar: Paris Ticaret Mahkemesi, eBay’in sahte Hermès ürünlerinin satılmasına olanak sağladığı için sorumlu olduğuna karar verdi. Mahkeme, eBay’e 30.000 Euro tazminat ödemesine hükmetti ve sahte ürünlerin satışını engellemek için daha sıkı önlemler alması gerektiğine karar verdi.
Önemi: Bu dava, çevrimiçi platformların sahte ürünlerin satışına karşı sorumluluğunu belirleyen önemli bir karar olarak kabul edilir. Lüks markalar, online satış platformlarının da sahtecilikle mücadelede sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurguladı.
Bu örnek davalar, lüks markaların taklitçilik ve haksız rekabetle nasıl mücadele ettiklerini ve mahkemelerin bu tür davalarda nasıl kararlar verdiklerini göstermektedir. Lüks markaların tasarımlarını, ticari adlarını ve marka unsurlarını korumak için yürüttükleri hukuki mücadeleler, bu markaların pazardaki yerini korumaları açısından kritik öneme sahiptir
Türk Hukuku'nda da 18.09.2014 tarihli Yargıtay 11. HD., E. 2013/17104, K. 2014/14018 kararı Marka Patent Hukuku açısından önem arz etmektedir:
....Davacı, Anteo logosu altında ürettiği ürünleri davalıya satarken, davalının başka firmaların ürünlerini de satmaya başlamasıyla ilişkileri bozulmuştur. Davalı, davacının ticaret unvanı ve logosunu kendi adına marka olarak tescil ettirmiştir. Davacı, bu tescilin hükümsüz kılınması için dava açmış ve mahkeme, davalının kötüniyetli eylemleri nedeniyle markanın hükümsüz olduğuna karar vermiştir. Davacı, tescil nedeniyle Türkiye’de satış yapamadığını ve maddi zarar gördüğünü belirterek tazminat talep etmiştir. Yerel mahkeme davayı reddetse de Yargıtay, kötüniyetli tescilin hukuka aykırı olduğu ve zararların tazmin edilmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu dava, marka patent hukukunda kötüniyetli tescilin hukukun temel ilkelerine aykırı olduğunu ve zararların tazmin edilmesinin kritik önem taşıdığını göstermektedir. Ayrıca, ticari ilişkilerde güvenin tesis edilmesine katkıda bulunarak, marka sahiplerinin haklarının korunacağını bilerek daha sağlam ilişkiler geliştirebilmelerine olanak tanır.
Sonuç olarak, bu dava, marka hukukunun işleyişi ve tescil süreçlerinde etik ve hukuki standartların önemini vurgulayan önemli bir emsal niteliği taşımaktadır.
8.Marka Patent Hukuku Kapsamında Markaların Korunması Adına Gelecekteki Trendler
8.1 Dijital Dönüşüm
Dijital dönüşüm, markaların pazarlama ve satış stratejilerini köklü bir şekilde değiştirmektedir. Online satışların artışı ve sosyal medya platformlarının etkisi,markaların hedef kitlelerine ulaşma biçimlerini dönüştürmektedir. Bu bağlamda, dijital pazarlarda markaların korunması büyük bir önem taşımaktadır. Markaların, dijital platformlarda sahtecilik ve haksız rekabetle karşılaşmaması için etkin marka yönetim sistemleri geliştirmeleri gerekmektedir. Sosyal medya üzerinden yürütülen kampanyalarda, marka imajının korunması ve taklit ürünlerin tespit edilmesi için otomatik izleme sistemleri kurulabilir. Ayrıca, tüketici bilinci artırılarak, sahte ürünlerin tanınmasına yönelik eğitimler verilebilir.
8.2 Yapay Zekanın Etkisi
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yayınlanan bir rapor, dünya genelindeki fikri mülkiyet ofislerinin yapay zeka (AI) ve büyük veri teknolojilerini inceleyip denemekte olduğunu belirtiyor. AI'nin kullanımı henüz "kanıt aşaması"nda olmasına rağmen, tam anlamıyla uygulanmasının yakın olduğu öngörülüyor. WIPO'nun raporuna göre, AI'nin sağladığı başlıca avantajlar arasında maliyet tasarrufu, başvuru inceleme sürecinin hızlanması ve genel hizmet kalitesinin artması yer alıyor. Ancak, bu teknolojik gelişmelere ayak uydurmak için fikri mülkiyet ofislerinin politikalarının revize edilmesi gerektiği vurgulanıyor
ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi (USPTO), yapay zeka ve büyük veri teknolojilerini hem patent hem de ticari marka başvurularının incelenmesinde ve ofisin iç prosedürlerinde kullanmaya başlamış durumda. USPTO, AI'nin üç ana alanda test edilmesine odaklanıyor: patent incelemesi, ticari marka görsel aramaları ve iç politika ve süreçlerin iyileştirilmesi
Örneğin, patent incelemesinde AI ve büyük veri kullanılarak, başvuru sahiplerinin patentlenebilirliği belirlemesi için gerekli olan en uygun ve ilgili bilgilerin sağlanması, patent başvurularının ve ofisin aksiyonlarının metin analizlerinin yapılması gibi işlemler gerçekleştiriliyor. Ayrıca, ticari marka başvuruları için derin öğrenmeye dayalı görsel arama yöntemleri de test ediliyor .
Kaynakça
1. WIPO. "AI, Big Data, and Intellectual Property Offices: Summary Report."
(https://www.wipo.int/publications/en/details.jsp?id=4526)
2. ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi (USPTO). "AI ve Büyük Veri Teknolojilerinin Patent ve Ticari Marka Başvurularında Kullanımı."
(https://www.uspto.gov/learning-and-resources/artificial-intelligence)
3. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu. (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6769&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5)
4. Türk Patent ve Marka Kurumu. "Marka Başvuru ve İnceleme Süreçleri." (https://www.turkpatent.gov.tr/mevzuat)
5. Akgün, Aliye. "Marka Hukuku Üzerine Değerlendirmeler." Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2017.
(https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2017/11/17-ALIYE-AKGUN.pdf)
6. DergiPark. "Sınai Mülkiyet Hakları ve Hukuki Koruma." (https://dergipark.org.tr/tr/download/issue-file/2594)
7.European Union Intellectual Property Office (EUIPO). "Artificial Intelligence for Trade Mark and Design Examination." (https://euipo.europa.eu/ohimportal/en/ai)
8. TRIPS Agreement. "Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights." World Trade Organization.(https://www.wto.org/english/tratop_e/trips_e/trips_e.htm)
[1] Madde 7- (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra
Bunların yanı sıra,taklitçilikle mücadele yöntemleri kapsamında özellikle marka tecavüzü halinde açılabilecek dava türleri önem taşımaktadır.
[2] Marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler
Madde 30- (1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.