Unutulma Hakkı

10 min oku

"...Unutulma hakkına gelince; unutulma hakkı ve bununla ilişkili olan gerektiği ölçüde ve en kısa süreliğine kişisel verilerin depolanması veya tutulması konuları, aslında kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturmaktadır. Her iki hakkın temelinde bireyin kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesini, geçmişin engeline takılmaksızın geleceğe yönelik plan yapabilmesini, kişisel verilerin kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesini sağlamak yatmaktadır. Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır.

Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir..." (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 17.06.2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 Sayılı kararı)

Unutulma hakkı ve içeriğe erişimin internet ortamında kaldırılmasını isteme hakkı iki farklı haktır. İçeriğe erişimin engellenmesi durumunda işbu içeriğe erişimin sınırlandırılarak belirli kişiler veya belirli konumlarda veya belirli sunucular üzerinden girebilme ve içeriğe halen erişebilme imkânları bulunmaktadır. İşbu içeriğe erişimin engellenmesi genel olarak ilgili URL'ye erişimin engellenmesi vasıtasıyla yapılmakla birlikte https'ye geçiş ile bu yöntem geçerliliğini yitirmiştir. Türkiye özelinde söz konusu erişimin engellenmesi adına tüm web sitesine erişim engellenmektedir. Buna rağmen DNS ayarlarının değiştirilmesi, VPN kullanılması gibi yöntemler ile içeriğe erişim her zaman mümkündür çünkü işbu içerik internet ortamında var olmaya devam etmektedir.

İçeriğin internet ortamında kaldırılması için Kanun'da belirtildiği üzere talep üzerinde içerik ve yer sağlayıcılar tarafından yapılabilmektedir. Kanun içerik ve yer sağlayıcılara bu kapsamda belirli yükümlülükler getirmiş ve 24 saat içerisinde ihlale sebep olan içeriğin kaldırılması için süre tanımıştır. Süreye uyulmadığı takdirde yine kanun tarafından para cezaları öngörülmüştür. Yeni düzenlemeler ile gelen Sosyal Ağ Sağlayıcı (bknz. 5651 Sayılı Kanun ve Sosyal Ağ Sağlayıcı yazısı13), kendisine bildirilen içeriğin çıkarılması veyahut içeriğe erişimin engellenmesi kararlarını uygulayacaktır.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 2013/5653 bireysel başvuru üzerine 03.03.2016 tarihinde verdiği kararda;
"...Haber ve fikirleri iletmedeki hızı ve bunları saklama süresi ve kapasitesi gözetildiğinde İnternet, geleneksel iletişim araçlarından farklı, küresel olarak bilgiye erişim ve iletişim aracıdır. Dünya çapında milyonlarca kullanıcıya hizmet eden merkezi olmayan bu elektronik iletişim ağı, temel hak ve özgürlüklerin kullanımında farklı bir boyut getirmiştir. Temel hak ve özgürlüklerin kullanımında sağladığı imkânlar aynı zamanda temel hak ve özgürlüklere yönelik farklı müdahale yolları ortaya çıkarmıştır. Özellikle bireylerin özel hayatlarına ve manevi bütünlüklerine yönelik olarak çok ciddi müdahale alanları ortaya çıkmıştır. Bu nedenle geleneksel medyadan farklı olarak İnternet, ortaya çıkardığı riskler açısından farklı bir bakış açısı ile değerlendirilmelidir. Bu bağlamda ilgili hak ve özgürlükler açısından koruma ve ilerleme sağlayabilmek için kaçınılmaz olarak teknolojik gelişmeleri de dikkate alacak farklı bir yaklaşım belirlenmelidir.
İnternet'in yaygınlaşmasından önce kişilerin geçmişlerine ilişkin özel yaşamları zaman içinde kaybolmaktaydı. Bununla birlikte bireylerin geçmişlerinde yaşadıklarına ilişkin herhangi bir kayıt tutulmuşsa da bu kayıtlara ulaşılmasının zorluğu kişilerin geçmişlerinde yaptıkları hatalardan bağımsız olarak yaşamlarını sürdürmelerine imkân tanımaktaydı. Ancak günümüzde basit bir İnternet araştırması, bireylerin geçmişte yaptıkları ve hatırlamak ve/veya hatırlanılmasını istemedikleri hatalarını kolayca ortaya koymaktadır. Bu bağlamda İnternet ortamı, arşivde kalmış ve sadece araştırmacıların veya meraklıların özel çabası ile tespit edilebilecek haberleri kolaylıkla ulaşılabilir hâle getirmiştir. Haber arşivlerine erişimin kolaylaşması kişiler hakkında yapılan haberin unutulmasına fırsat vermeyen bir sanal ortam meydana getirmiştir. Bu durum İnternet'in yaygınlığı ile birlikte değerlendirildiğinde bireylerin geçmişte yaptıkları ve hatırlanmasını istemedikleri hususların sürekli olarak kişilerin karşısına çıkması ihtimalini kuvvetlendirmiştir.
İnternet'in yaygın kullanımı ile ortaya çıkan bu durum basının İnternet'i etkin olarak kullanmasıyla beraber ifade ve basın özgürlükleri ile şeref ve itibarın korunması arasındaki dengeyi ilkinin lehine bozmuştur. İfade ve basın özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı, eşit düzeyde koruma gerektiren temel hak ve özgürlüklerdir. Bu nedenle bozulan dengenin her iki temel hak arasında tekrar kurulması zorunluluk olmuştur. İnternet haberciliği ile birlikte unutulmanın zor olduğu günümüzde anılan dengenin tekrar kurulabilmesi şeref ve itibar yönünden bireylerin unutulma hakkının kabul edilmesi ile mümkün olabilir. Bu bağlamda unutulma hakkı adil dengenin kurulması için vazgeçilmez niteliktedir (Avrupa Birliği Adalet Divanı, Google Spain SL, Google Inc/İspanya Kişisel Verilerin Korunması Kurumu, Mario Costeja Gonzales, C-131/12, 13/5/2014)...",
"...Unutulma hakkının İnternet gazete arşivlerindeki her türlü haber yönünden uygulanmasını beklemek mümkün değildir. Nitekim özellikle basın özgürlüğü temelinde gazete arşivinin araştırmacılar, hukukçular veya tarihçiler için önem taşıyan veriler olduğu açıktır. Bu durumda bir İnternet haberinin unutulma hakkı kapsamında İnternet'ten çıkarılabilmesi için;
- yayının içeriği,
- yayında kaldığı süre,
- güncelliğini yitirme,
- tarihsel bir veri olarak kabul edilememe,
- kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği)
- habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı,
- haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların her somut olay açısından incelenmesi gerekmektedir.
Yapılacak değerlendirme sonucunda unutulmayı etkin kılacak farklı yöntemler benimsenebilir. 5651 sayılı Kanun'un 6518 sayılı Kanun ile değiştirilen 9. maddesinde erişimin engellenmesinin kapsamının kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL vb.) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verileceği ve zorunlu olmadıkça İnternet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemeyeceği belirtilmiştir.
Bu bağlamda unutulma hakkı çerçevesinde, ifade ve basın özgürlükleri ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasındaki dengenin sağlanması açısından 5651 sayılı Kanun kapsamında yukarıda belirtilen önlemler alınabilir (bkz. § 51). Ancak alınacak tedbirlerin Anayasa'nın 13. maddesi gereğince ölçülülük kriteri esas alınarak yapılması gereklidir. Nitekim kişinin şeref ve itibarına yönelik müdahaleleri unutulma hakkı gereğince engellemek için arşivde arama yapmaya imkân tanıyan haber ile kişi arasında ilişki kuran kişisel verilerin silinmesi, haberin anonim hâle getirilmesi, haber içeriğinin bir kısmına erişimin engellenmesi gibi birçok yöntem benimsenebilir. Bu bağlamda yargının görevinin, İnternet ortamının sağladığı kolaylıkla zamanla kişilerin itibarına yönelik müdahale oluşturan haberleri tamamen ortadan kaldırarak geçmişte meydana gelmiş olayların yeniden yazılmasını sağlamak olmadığı dikkate alınmalıdır. İnternet haber arşivinin bir bütün olarak basın özgürlüğünün koruması altında olduğu unutulmamalıdır..."
Şeklindeki ifadelerle unutulma hakkının kullanılmasında gözetilmesi gereken kriterler anlatılmıştır.

‘- Haberde başvuranın isminin karıştığı olayın toplumun genelinin ilgisini çekebilecek bir adli olay olduğu,
- Başvuran hakkında yapılan yayın içeriğinin o tarihte (31.05.2005) gerçek bilgilere dayalı olarak yapıldığı, toplumsal açıdan haber değeri içerdiği ve kamu yararına katkı sunduğu, kişilik haklarını ihlal etmediği, dolayısıyla ifade ve basın özgürlüğü çerçevesinde kaldığı,
- Haberin 14 yıla yakın süre yayında kaldığı, haberdeki bilgilerin tarihsel bir veri olarak saklanma zorunluluğunun bulunmadığı, başvuranın hakkında açılan kamu davasının beraatle sonuçlandığı ve haberin güncelliğini yitirdiği, eski tarihli haberin toplum tarafından bilinmesinde başvuru tarihi itibarıyla kamu yararının da bulunmadığı, dolayısıyla haberin başvuranın kişilik haklarını zedeler bir hal aldığı sonuç ve kanaatine varılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/12/2019 tarihli ve 2019/8422 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, yukarıda yazılı bozma nedenine göre; itiraz merci tarafından başvuranın dilekçesinde belirttiği URL adreslerinin halen yayında olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılarak erişimin engellenmesine karar verilmesi hususunda gereğinin mahallinde yerine getirilmesine, 17.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.’ (YARGITAY 19. Ceza Dairesi 2020/2249 E. , 2021/1700 K.)

Unutulma hakkının kullanılabilmesi için haber, makale, fotoğraf, ses veya video kaydının yayımlanmasının üzerinden makul bir süre geçmelidir. Makul süre, önceden kategorik bir şekilde belirlenen bir süre değildir, her somut olayın özelliğine göre makul sürenin ne kadar olduğu değerlendirilmelidir. Örneğin, insanların isim, resim veya görüntü gibi vücut bütünlüklerine dair kişisel verilerinin de yayımlandığı haberlerle ilgili unutulma hakkı kapsamında 5 yıllık bir sürede içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi mümkünken, kişisel verilerin yer almadığı bazı hallerde 15 yıl dahi erişimin engellenmesi için yeterli bulunmayabilir.

Unutulma hakkı kapsamında içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi için gerekli makul süreye ilişkin somut örnekler Yargıtay kararlarına şu şekilde yansımıştır:

· Mersin’de bir TIR’da 62 kilogram miktarında eroin ele geçirildiği olay nedeniyle aranan kişilerden biri hakkındaki haber, aradan 14 yıllık bir sürenin geçmesi nedeniyle internetten kaldırılmalıdır (Y19CD-K.2021/1700).

· Başvuranın görüntülerinin internet üzerindeki bir sosyal paylaşım sitesinde rızası olmadığı halde başkaları tarafından paylaşılmasının; kişisel verilerin korunmasına dair kurallara ve unutulma hakkına aykırılık teşkil edeceği değerlendirilmiştir. Bu nedenlerle, ilgili Sulh Ceza Hakimliklerince, başvuru hakkında kişisel verilerin korunması ve unutulma hakkı çerçevesinde değerlendirme yapılması ve sonuç itibariyle başvuranın görüntüsünün izni olmaksızın 5 yılı aşkın bir süredir yayınlandığı video paylaşımına (ifade veya basın özgürlüğü kapsamında kalsa dahi) dair linke kişisel verilerin korunması ve unutulma hakkı çerçevesinde erişimin engellenmesine karar verilmelidir (Y19CD-K.22020/13552).

· Başvuranların isimlerinin ad ve soyadı şeklinde açıkça yazılması suretiyle “örgüt, fuhuş ve insan ticareti” gibi kelimelerin yanında anılmaya devam etmesinin, şeref ve haysiyetlerine karşı bir eylem olduğu gibi, bu nedenle gözaltına alındıkları bilgisinin arşivlenmesinin kişisel verilerin izinsiz olarak işlenmesi ve yayınlanması anlamına geleceği, Başvuranların beraat etmeleri sonucu, aradan geçen dokuz yıl sonra, haberin “güncellik” değerini yitirdiği, dolayısıyla haberin o tarihte “gerçeklik ve doğruluk” kriterlerini karşılamasının artık bir önemi kalmamıştır, habere erişimin engellenmesine karar verilmelidir (Y19CD-K.2017/5325).

· İnternet yayınlarının 2018 yılında meydana gelen bir olay hakkında yapıldığı ve internetten kaldırma başvurusunun ise 2020 yılında yapıldığı, aradan 2 yıl geçtiği, habere konu kişinin, ünlü bir ailenin kızı ve model olması ve sosyete hayatında tanınmışlığı göz önüne alındığında toplumun habere olan ilgisinin halen devam etmesi nedeniyle unutulma hakkı kapsamında değerlendirilemeyecek olan habere erişimin engellenmesi talebinin reddine karar verilmelidir (Y19CD-K.2021/1703).

· Başvuranlar hakkında 2019 yılında açılan kamu davasının 2020 yılında beraat hükmüyle sonuçlandığı ve kesinleştiği, başvuranların kesinleşmeyi müteakiben haklarında yapılan bu haber sitelerindeki yayınlara, kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle erişimin engellenmesi talebiyle başvurmuşlardır. 1 yıllık süre unutulma hakkı kapsamında erişimin engellenmesi için yeterli bir süre değildir (Y19CD-K.2021/2773).

· Haberin konusu olan avukatın topluma örnek nitelikte bir meslek sahibi olduğu, yerel ölçekte tanınan bir kişiliği olduğu, hakkında açılan kamu davasının nedeniyle unutulma hakkı kapsamında erişimin engellenmesi talep edildiği, haberin başvuru tarihine kadar geçen 4 yıla yakın süre yayında kaldığı, ancak bu sürenin unutulma hakkı kapsamında kişilik haklarına aykırılık doğurması için uzun bir süre olmadığına karar verilmiştir (Y19CD-K.2021/1701).

· İnternet yayınının 15 yıl öncesinde hazırlandığı ve halen yayında bulunduğu, haberin veriliş amacının ve içeriğinin olay tarihinde pek çok kişinin dolandırıldığı ve kamuoyunda “Ahtapot Çetesi” olarak bilinen soruşturma kapsamında yürütülen işlemler hakkında kamuoyunu aydınlatmak olduğu, sanığın habere konu olay nedeniyle açılan kamu davasında yargılandığı ve örgüt üyeliğinden mahkum olduğu, kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği anlaşılmakla, erişimin engellenmesi talep edilen haberin, toplum açısından güncelliğini ve kamuoyu ilgisini yitirmediği, bu haliyle yayınlanmaya devam eden haberin kişilik haklarını ihlal etmediği internet yayınlarının internet arşivinde kolaylıkla ulaşılabilir kılınması için gerekli haber ve bilgilendirme değerinin devam ettiği, bu bağlamda “unutulma hakkı” kapsamında değerlendirilmeyi zorunlu kılacak şartların oluşmadığı kabul edilmelidir (Y19CD-K.2019/14002).